Hatay (Antakya)'nın ilhakı üzerine materyaller

TC "genişletilmiş özerklik" diye başlayıp, koşulları uygun bulduğunda "düpedüz ilhak"a yöneliyor:

"... Ardından Atatürk’ün şu açıklaması geldi: “Biz şimdiye kadar Sancak’ta genişletilmiş özerkliğe doğru gidiyorduk. Bundan sonra Feridun’un belirttiği gibi özerkliğe değil düpedüz ilhaka gideceğiz!”" (Ayşe Hür, Atatürk diplomasisinin başarı öyküsü: Hatay'ın ilhakı, 14.10.2012)

Emperyalistlerden parayla toprak alma:

"Hatay’ı Fransızlar’dan 7 milyon Frank’a aldık

Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız mandasına giren Hatay’ın Türk topraklarına katılması için Fransa’ya 7 milyon Frank ödediğimiz ortaya çıktı." (Hatay'ı Fransızlar'dan 7 milyon Frank'a aldık, gazetevatan.com, 28 Kasım 2011)

Kemalist TC'nin Antakya'nın ilhakını Fransa'yla sürtüşmesiz olarak gerçekleştirme çabaları boşa çıkıyor, sadece para yeterli olmuyor, askeri güç de kullanılmak gerekiyor:

"17 Haziran 1938 tarihinde askeri heyetler arasında başlayan görüşmelerde Fransa, Hatay’a girecek Türk müdahale kuvvetinin sembolik bir kuvvet olmasını, sadece İskenderun mıntıkasında konuşlandırılmasını ve bir taburdan ibaret olmasını istemiştir. Halbuki Türkiye; topçu birliği dahil olmak üzere bölgedeki Fransız kuvvetlerinin miktarı kadar takviyeli bir alayı Hatay’a sokmak istemekteydi. Fransız askeri temsilcisi Türk teklifine karşı çıkmış, Özellikle Türkiye’nin Hatay’a topçu birlikleri sokmasına itiraz etmiş, sonuçta görüşmeler uzamıştır. Günlerce süren müzakerelerden sonra 3 Temmuz 1938 tarihinde Türk-Fransız Askeri Antlaşması imzalanabilmiştir." (Yusuf Sarınay - Atatürk'ün Hatay Politikası, konuyla ilgili resmi tarih tezlerini ayrıntılı olarak ortaya koyan bir yazı... )

Seçim oyunları + askeri güç gösterisi:

"... Seçim çalışmaları Milletler Cemiyeti’nin görevlendirdiği komite gözetiminde yürütülüyordu. Seçim komitesiyle Sancaklı Türkler arasında seçmen kütüklerinin nasıl oluşturulacağına ilişkin baş gösteren anlaşmazlık, Ankara’ya danışılmadan bir yönetmelik hazırlanmasıyla gerilime yol açtı. O derece ki Ankara 29 Aralık’ta Fransa’yla arasındaki Dostluk ve İyi Komşuluk Sözleşmesi’ni feshetti. Ardından güney sınırına 30 bine yakın asker sevk edildi. Mayıs 1938’de Adana ve Mersin’de ilerleyen hastalığına rağmen Mustafa Kemal’in bizzat izlediği saatlerce süren bir geçit töreni düzenlendi.

Türkiye’nin kararlılık gösterisi karşısında Fransız hükümeti geri adım atıp Milletler Cemiyeti’nin seçim komitesini Hatay’dan çekmesini sağladı. Aynı süreçte Türkiye Fransa’yı, bir saldırı olasılığına karşılık Hatay’da asker konuşlandırılmasına da ikna etti. Söz konusu askeri ve siyasi mutabakattan hareketle 4 Temmuz’da 2 bin 500 kişilik bir birlik Albay Şükrü Kanatlı komutasında Hatay’a girdi."
(Erdal Güven, Tarihten bir sayfa: Sahi biz Hatay’ı nasıl almıştık?, Atlas Tarih dergisi, Ocak 2013)

Fransa'da Komünist Parti'nin bileşeni olduğu Halk Cephesi hükümeti Suriye'ye bağımsızlığını verdi ve Hatay'ı fiilen Suriye'ye bıraktı ama Türkiye buna şiddetle karşı çıktı ve ilhakı oldubittiye getirdi: 

"... Suriye'de yapılan harcamalar ekonomik durumu giderek zayıflayan Fransa için ciddi bir mali yüktü. Halk Cephesi'nin başbakanı Leon Blum, çeşitli kesimlerin karşı çıkmasına rağmen sömürgelerine ve manda yönetimi altındaki ülkelere bağımsızlıklarını vermek gerektiğini düşünüyordu.

Bu bağlamda, 9 Eylül 1936'da Suriye ile Fransa arasında imzalanan ve Suriye'deki manda yönetimini sona erdiren ön anlaşma, Suriye ve Fransız parlamentoları gerekli onay işlemlerini tamamladıktan 3 yıl sonra ve Suriye'nin Milletler Cemiyeti üyesi olmasıyla yürürlüğe girecekti. Söz konusu ön anlaşmada Sancak'a ilişkin bir madde bulunmamakla birlikte, 3. maddede, "Yüksek Akif Taraflar manda rejiminin sona erdiği gün, Fransa Hükümeti tarafından Suriye ile ilgili olarak ya da bu memleket adına imzalanan bütün, antlaşma, sözleşme ve diğer milletlerarası taahhütlerden doğan hak ve vecibelerini yalnız Suriye Hükümetine devretmek için bütün tedbirleri alacaktır" deniyordu. Dolayısıyla, Hatay bir anlamda Suriye'ye bırakılmış oluyordu.

Türkiye bu duruma şiddetle karşı çıktı.  Hatay'ın kendisine ait olduğu tezini kabul ettirmek için Milletler Cemiyeti gözetiminde nüfus sayımı yapılmasını istedi, ancak sayımda Arapların ezici çoğunluğu ortaya çıkınca ardı ardına kanlı kışkırtmalar başladı. Halkların birbirine düşürülmesi için ne gerekiyorsa yapıldı. Sonuçta Türkiye yaklaşan dünya savaşı koşullarını büyük bir başarıyla kullanarak, 4 Temmuz 1938'de Fransa'yı kendisiyle bir dostluk anlaşması imzalamaya zorladı. Bir yandan da Hatay üzerindeki ekonomik ve siyasal baskılarını artırdı. Hatay'da Arap çoğunluğu çok çeşitli baskılarla ses çıkaramaz hale getirdi. 4 Temmuz 1938'de Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri Hatay'a girdi. Bu durum, Hatay'ın Arap halkı için sonun başlangıcı oldu. ..." (Tarihte Bugün: 23 Haziran 1939: Hatay'ın Türkiye'ye katılmasına dair anlaşma Ankara'da imzalandı, marksist.org)

Yorumlar

  1. Sosyalist olmamin temellerinde sosyal sovenizme karşı durmak ve sosyalizmin buna hiçbir şekilde izin vermemesi vardı..bugünlerde varolan siyasal ortam okadar ilginç ki katliam yapanların veya zorla el koyanların gününü sosyalistlerin kutlaması beni düşündürüyor..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

hakaret içermeyen yorumlar denetlendikten sonra yayımlanacaktır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu gençleri kim “ittihatçı” yaptı?

Asla sınıf mücadelesini unutmayın! ("halk dostu holding" yoktur)