Asla sınıf mücadelesini unutmayın! ("halk dostu holding" yoktur)


Sözcü gazetesi, elektriğe gelen %25 zam sayesinde ayda 5.3 milyar TL ek kazanç elde edecek zenginler listesini açıklamış.

Sabancıları, Alarkoları, Koçları ve diğer TÜSİAD holdinglerini ("laik sermaye"yi) emekçi halk düşmanı olmayan, iktidardan nemalanmayan ve onu desteklemeyen şirketler zannedenler bu tabloyu dikkatli incelesin. "Halk dostu polis" diye bir şey olmadığı gibi, halk dostu ya da azılı halk düşmanı olmayan, mevcut baskıcı iktidardan nemalanmayan ve bunun karşılığında gittiği yere kadar iktidarı az veya çok desteklemeyen holding (kapitalist tekel) diye bir şey de yoktur. Sadece muazzam sermaye birikimlerini tek bir iktidara borçlu olmayan, yükselişleri belli bir hükümetle başlayıp onunla bitmeyen, daha uzun vadeli hesap yaptıkları için, tek bir tarafın değil her tarafın politikacı-yazar-çizer-trol takımını doğrudan ve dolaylı maaşa bağladıkları ya da yemledikleri için rengini diğerlerine göre daha az belli edenler, PR'larını açık yandaşlara göre daha iyi yapanlar vardır.  Boykot yapılacaksa çalışan halkı sefalete sürükleyen, halk sürünürken her biri kâr rekorları açıklayan bütün tekeller boykot edilmelidir. Alışverişler mümkün olduğu kadar tekel dışı firmalardan, yerel küçük işletmelerden vb. yapılmalıdır.* Zira bu holdinglerin doğrudan ve dolaylı destekleri olmasa mevcut baskı rejimi ne çeyrek yüzyıla yakın ayakta kalabilirdi ne de hatta kurulabilirdi. Bu biraz şuna benzer: Almanya'da Nazi partisini iktidara gelmeden önce en büyük Alman tekellerinin pek çoğu desteklemiştir ama bunlardan yalnızca bazıları bu desteği açıktan vermiş, bazı en büyükleri ise ancak Hitler iktidara geldikten ve Nazi rejimi kendini sağlamlaştırdıktan sonra bu desteğini açıklamayı tercih etmiştir. Bizde de ta 2004'te "En iyisi akıllı diktatörlük ama bu devirde olmaz, ikinci en iyisi Başkanlık sistemi" diyerek mevcut rejimin temellerini atan Rahmi Koç'tan başkası değildi. 

Sözcü'nün listesi sadece elektrik dağıtımı soygunculuğunu kapsıyor, TÜPRAŞ'ı, devasa vergi indirimlerini ve daha binbir türlü avanta ve yağmaları ekleyince tablo daha da netleşecektir. Ustalarımızın her zaman vurguladığı gibi "asla sınıf mücadelesini unutmayın" sizi alabildiğine fakirleştirerek azmanlaşan tekelleri size dost göstermeye çalışarak sizi aptal yerine koymaya çalışanlara inanmayın, halkın/ gençliğin demokrasi uğruna haklı mücadelesini tekelci kliklerin ve onların partilerinin aile içi paylaşım kavgalarına, kim daha fazla halkı sömürecek kavgalarına dekor yapmaya çalışanlara güvenmeyin. Biraz sınıf bilincinden emekçi halktan yana olan kimseye zarar gelmez. Körü körüne "kötünün iyisi" diyerek şu veya bu burjuva partinin/kliğin kuyruğuna takılmayı savunan "sosyalist" parti şeflerimize bile.

*Şunu da belirtmek gerekir ki günümüz Türkiye'sinde bütün tekelleri kapsayan bir boykotun bile ancak sınırlı bir anlamı olabilir zira: a) iğneden ipliğe, sudan ekmeğe, ekmeğin ve makarnanın yapıldığı buğdaylardan, ete, süte, yumurtaya, kısacası halk kitlelerinin temel tüketim maddelerinin üretiminden dağıtımına bütün ekonomisi tekeller tarafından sıkı sıkıya kontrol edilmektedir, köy bakkallarında bile büyük ölçüde bunların ürünleri satılmaktadır ve b) yoksulluk hatta açlık sınırının altında ücret alan işçilerin büyük bölümünün küçük rakiplerini sürekli damping yaparak, bir işçiye on işçinin işini yaptırarak vb. tekelci yöntemlerle piyasadan silen zincir "ucuzluk marketleri"nden değil de daha pahalı bir yerden, örneğin Migros'tan veya mahalle bakkalından bütün alışverişini yapmayı tercih etme lüksü yoktur.

Bu yüzden -burjuva iktidarın da muhalefetin de çıkarlarına çalıştığı- holdinglere karşı en kapsamlı bir tüketim boykotu bile ancak belli bir "alım gücü"ne sahip küçük-burjuva kesimlerin pasif bir demokratik tepkisi düzeyinde kalmaya mahkumdur. Sadece veya esas olarak tüketim boykotu gibi pasif mücadele yöntemlerine, hele de "iyi holdingler/kötü holdingler" şeklindeki ahmakça bir ayrıma dayanan bir boykota bel bağlamak, hareketi sönümlenmeye mahkum etmek demektir. Esas olan ve sonuca götürecek olan her zaman aktif mücadele yöntemleridir, sokaktaki kitle toplantıları/gösterileri/yürüyüşleri, fabrikadaki grevler, okullardaki boykotlar/forumlar/yürüyüşler gibi aktif mücadele yöntemleridir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu gençleri kim “ittihatçı” yaptı?

Hatay (Antakya)'nın ilhakı üzerine materyaller